top of page

Hoòponopono - Şifa sensin...

 

Abadianiaya gelmeden önce içsel temizliğe başlayabilirsiniz. Bu Sizin tamamiyle kendiniz için yaptığınız bir şey. Şifa Sensin diyorum, çünkü bunu sadece Siz yapabilirsiniz. Kendiniz. Bunu başka biri sizin için yapamaz.

Af etmek mucizeler yaratır hayatlarımızda. Bu bedende yaşadığımız hayat ve geçmişte yaşadığımız bütün hayatlar ŞU ANda mevcut. Bilinç altında eski hayatlardan getirdiğimiz ve bu hayatta bize engel teşkil eden Bilgiler halen işlemekte. Af etmek çoğumuz için kolay olmasada içsel ve ruhsal anlamda özgürleşmemiz için oldukça gerekli. Af etmek haklı veya haksız arayışına girmek değildir, Af etmek sorumluluk almak ve bilinçli bir şekilde kendini zincirlerden kurtarmak demektir. Sadece biz kendimizi zincirleriz ve sadece biz bu zincirleri çözebiliriz. Af etmek karşı tarafla baglantılı bir şey değil, tamamiyle kendi içinde olay ve kişiler ile barışmak demektir. Suçlu, suçsuz, haklı, haksız, büyük, küçük davası değil. Içimizdeki işığı yakıp kendimizi suçluluk, kırgınlık, kızgınlık, küslük, nefret ve bütün olumsuz ve engel teşkil eden duygu ve düsüncelerden arınmaktır. Böylece zihnimizi dolduran, güçsüz duygu ve duşüncelerden arındırırız. Bizim içimizde yer eden aydınlık ve temiz duruş etrafımıza ve bütün ilişkilerimize yansır. 

Bu methodu uygulamak için karşı taraf ile irtibata geçmenize ve kişisel olarak ona bir şey söylemenize gerek yok. Herşey kendi içinizde.

 

Methodu anlatmadan önce kısa bir hikaye ile olguya aydınlık kazandırmak istiyorum. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Foto: © Sebahat Kaya

Masanın üstüne önünüze bir bardak su koyun. Zihinsel olarak ve bunu destekleyen el hareketleriyle içinizdeki bütün aşağılık duygularını ve kederinizi bardağın içine atın. Şimdi içinizdeki tüm şüpheleri , baskalarına gıpta ile baktıran duyguları, içinizdeki nefreti ve kini katın içine. Şimdi tüm eleştirileri ve ve kötü arzularınızı ekleyin. Içine sitemlerinizi, suçluluk ve kendini suçlama duygususunu ekleyerek baharatlayın. Sonra karıştırın lütfen. Bu suyu içmek istermisiniz? Peki birine teklif edermisiniz? Siz buna benzer bir zihinsel karışımı içmek istermisiniz?  Komşununuzun, iş arkadaşınızın veya fırıncınızın zihinsel kokteyli olabilir.  Hayır mı?  Anlaşılır, çünkü bu zihinsel kokteyl her insan için zehirdir. Icinizde barındırdığınız müddetçe SIZIN içinde. 

Lütfen vücüdunuzun 2/3 su olduğunu hatırlayınız. Bardağı attığınız bütün duygular halen sizin içinizde. Masaru Emotu adındaki araştırmacı sayesinde Suyun hafızası olduğunu biliyoruz artık. Emotu su kristallerinin fotoğrafını çekerek düşüncenin bunları nasıl etkilediğini açık bir şekilde ortaya koymuştur. Sevgi, Minnet, zevk, affetmek ile ilgili düşüncelerin armonik ve estetik su kristalleri oluştururken, yıkıcı düşünce ve hislerin aynı kristalleri tabi hallerinden dahi oldukça uzaklaştırdığını görüyoruz. Eckart Tolle bununla ilgili dışarıya yansıyan bütün kirlilik ve çamur içimizdedir diyor. Aksi si nasıl olabilirki. Kendi içinde temiz ve sevgi dolu bir insan savaştan, kavgadan ve tabiata zarar vermekten uzak yaşar. Şimdi karşınızdaki suyu tekrar şifalandırın lütfen. Direk olarak suya: sevgili Su seni seviyorum, sevgili Su özür dilerim, sevgili Su lütfen beni affet. Sevgili su sana tesekkür ederim deyin ve armoniyi tekrar yerine getirin. 

Karşımızdaki suya yansıttığımız bütün olumsuz duyguları gün içerisinde karşımızdaki insanlara yansıtıyoruz ve bilmeyerek onları ve etrafımızı zehirliyoruz. Bunun içindirki yaşadığımız tüm deneyimlerimizden %100 sorumluyuz. Onun için özür dileyip af dilememiz gerekiyor. 

 

Gördüğümüz, his ettiğimiz, dile getirdiğimiz, duyduğumuz, dokunduğumuz herhangi bir şekilde algıladığımız her şey, her bilgi bilgisayar kaydına geçer gibi hafızamızda ve bilincaltimizda kayıt oluyor. Ve belli tuşlara basıldığında program her defasında aynı yoğunlukta ve hızda işlemeye başlıyor. Bazı resimler karşısında aniden öfkeliniyor, bazıları karşısında ağlayabiliyorsunuz, bazı duyduklarınız sizi güldürüyor diğerleri kızdırıyor. Bazı durumlar karşısında aniden neden tepkisel davranıp bazı davranışları gösterdiğimizi anlayamıyoruz. Her zaman dışarısını sorumlu tutuyoruz. Ama soba bizim içimizde onun ne zaman yanıp yanmadığına biz karar veririz. Içerde sürekli yanan bir ateş varsa en ufak bir dokunuşta kendimizi ve etrafımızdaki insanları yakacak kadar alev püskürtebiliriz. Buna sadece bireysel kendi yaşadığımız tecrübeler değil toplumsal edindiğimiz bütün tecrübeler dahil.

 

Hoponoponoyu uygulamanın birinci şartı, sorunu fark etmektir ve bunun cözümünün kendimizde oldugunu bilmektir.

 

Sorun, Yanlış veya yolunda gitmeyen her ne ise bunu tam olarak bilmek zorunda değilsiniz. Fark ettiğiniz anda sorumluluk üstlenip özür dilemektir ve lütfen beni affet demektir. Bilinç altındaki hatıra ve anılarımıza bu dört sözcüğü söyleyerek af diliyoruz. Böylece bilinçaltındaki arşivimizi düzenliyor ve temizliyoruz. Bu bazı davranışların bir daha aynı şekilde tekrar etmemesine neden oluyor. 

 

 

 

 

 

 

bottom of page